18 Şubat 2011 Cuma

Saklıbahçe-Mersin

Bir şubat sabahı, kahvaltı için Mersin’deyim. Ankara’nın soğuğundan uzak, pırıl pırıl bir hava. Sahil yolunda arkadaşlarla yürürken, sahil kenarında olmasıyla bizi cezbeden “Saklıbahçe”ye doğru yöneliyoruz.



Menü istediğimiz zaman bize, işletmenin daha yeni olduğu için bir menüsü bulunmadığı söyleniyor. Garsonumuzdan kahvaltı olarak sadece gözleme ve sıkma çeşitlerinin ve kahvaltı tabağının  bulunduğunu öğreniyoruz. Kalabalık bir grup olmamızın verdiği avantajla bu zengin menünün(!) hemen hemen tamamını tadabilme imkanı buluyoruz. 


Masaya ilk olarak söğüş tabakları geliyor. Salatalık fena değil, domates vasatın altında. Turşulara anlam veremedik; ancak yine de tabaktaki en lezzetli şeydi diyebilirim.


Ardından çaylarımız ve kahvaltı tabakları masadaki yerini alıyor. Kahvaltı tabağı zengin; ancak malzemeler vasatı aşamıyor. Yalnız, kahvaltı tabağının yanında gelen lavaş ekmekleri lezzetli. Yumurta da güzel.



Fotoğraftaki gözlemeci teyzenin eli biraz ağırJ Bu nedenle gözlemelerimiz ve sıkmalarımız kahvaltı tabaklarıyla eş zamanlı gelemiyor ne yazık ki.

Nihayet gelen gözlemeler ise beklentilerimizi yeterince karşılayamıyor. Patatesli gözlemelerin harcına bol miktarda salça katılmış, patates tadını almak pek mümkün değil. Onun yerine, birkaç farklı baharatla harcı tatlandırsaymış, çok çok daha lezzetli bir gözleme olurmuş önümüzdeki.. Üzerine sürülen onca tereyağına rağmen gözlemeler kuru. 




Sıkma, gözlemeye kıyasla daha başarılı. Kahvaltı tabaklarının yanında gelen ekmeğin arasına kaşar peyniri ve aynı salçalı patatesli harç konulup, dürüm haline getirilmiş. Her ne kadar içindeki kaşar peynir erimemiş olsa da, gözlemeden daha çok beğeniyorum.


Kahvaltının ardından gelen hesap, kişi başı 6-7 TL. civarı. Öte yandan, yediklerimiz her ne kadar bizi tatmin etmese de, kış ortasında güneşli bir havada denize karşı kahvaltı yapabilmenin keyfi paha biçilemezJ


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder