29 Ocak 2011 Cumartesi

Meşhur Kayseri Tepsi Mantıcısı

Mantı en sevdiğim yemeklerin başında gelir; ancak bu zamana kadar haşlama mantıdan başka bir mantı çeşidi denememiştim. Tepsi mantısının fotoğraflarını bloglarda gördükçe "yapımı bu kadar zahmetli bir şeyin tadı da mutlaka şahane olur" önyargısından hareketle çok soğuk ve karlı bir cumartesi günü Birlik Mahallesi'ndeki Meşhur Kayseri Tepsi Mantıcısı'na gitmek üzere arkadaşımla birlikte yola koyuldum. Yollarda gerçek anlamıyla düşe kalka bir savaş verdik.. Ancak bizi ayakta tutan, tepsi mantısını kaşıklayacağımız anın hayaliydi:)... Nihayet hedefimize vardığımızda siparişimiz belliydi: tepsi mantısı:)...

Menüde bildiğimiz klasik haşlama mantı, etli yaprak sarma, sucuk içi gibi Kayseri'ye özgü diğer lezzetler de mevcut. Siparişlerimizi verdikten sonra masamıza patates salatası ve ekmek geldi. Patates salatası alıştığımdan daha baharatlı ve tahminimden daha lezzetliydi. Salatayla birlikte gelen ekmekler de çıtır çıtırdı.
Yaklaşık 15 dakikalık bir bekleme süresinin ardından mantılarımıza kavuştuk. Mantılar üzerine yalnızca domates sosu dökülmüş bir şekilde geliyor. Yoğurt ise ayrı bir kapta, isteğe göre sarımsaklı veya sade... Servisi yapan kişi, mantınızın üzerine yoğurdunuzu dökmenizi bekliyor..


Ardından üzerine meşhur saflaştırılmış tereyağını döküyor.. Sonra da masada bulunan baharatlardan dilediğinizi mantınıza ekliyorsunuz. Sunum gerçekten müthiş..

Mantı lezzetli, et miktarı tahmin ettiğimden daha bol. Ancak, etin lezzeti beni tatmin etmedi. Mantıyı bir bütün olarak değerlendirdiğimizde ise yiyene gerçekten keyifli dakikalar vaad ediyor.. Domates sosunu da oldukça başarılı bulduğumu ayrıca ilave etmek istiyorum.  Öte yandan, tereyağının katkısını da azımsamamak gerekiyor. Acaba tereyağı olmasa da aynı lezzeti alır mıydım diye düşünmeden edemedim..
1 tepsi, bizi tıkamaya yetti, tatlı deneyecek halimiz kalmamıştı. Onun yerine, birer bardak çayla yemeğimizi noktaladık.
Gelen hesap ise beni biraz şaşırttı. 2 porsiyon mantı, içeceklerle birlikte 44 lira. Tamam kabul, gelmeden buranın meşhur bir yer olduğunu ve tepsi mantısının da hazırlanması meşakkatli ve her yerde bulunmayan bir lezzet olduğunu biliyorduk. Ancak, yine de ödediğimiz mebla bana fazla geldi. Sanki mantının ününün farkında olan işletme, mantının değil ama işin tadını biraz kaçırmış..
Nihayetinde, tepsi mantısı daha önce denemediğim bir çeşitti ve denediğim lezzetten memnun kaldım. Ancak, tepsi mantısını yine de Ankara'daki, fikrimce en iyi mantı yapan yer olan Beğendik Kayseri Mutfağı'nın haşlama mantısına değişmem!...

26 Ocak 2011 Çarşamba

Lo&Loud Cafe


Bir cumartesi öğleden sonrası, "kahvem eşliğinde saatlerce kitap okuma" başlıklı haftasonu klişesini gerçekleştirebilmek amacıyla tunalıdaki cafe arayışlarımıza başladık. Arkadaşım rutinimizden şaşmamamız gerektiğini söylerek Starbucks'ın yolunu tutmamızı önerirken, ben daha farklı arayışlar içerisindeydim. Uzun zamandır önünden geçmekte olduğum Lo&Loud'u denemeyi kendisine teklif ettim. Dışarıda soğuk adeta iliklerimize işlediği için direkt içeriye geçtik. Girişte, sol tarafta kahvenin yanında atıştırmak içn cookie, cupcake, muffin,.. (farkettim de dilimize ne çok yabancı sözcük girmiş) gibi seçeneklerin sıralandığı bir stand var. Sağ tarafta ise kahveler hazırlanıyor, hepi topu 4-5 masa var. İçerisi çözemediğim şekilde çok karanlıktı. Dekorasyonu bu kadar beyaz ağırlıklı bir mekanda, bu denli basık ve karanlık bir atmosfer oluşturmayı başarmaları takdire şayan!.. Kendimize kitap okuyacak sessiz bir köşe arıyoruz ya.. En dipteki masaya geçtik; fakat karanlıktan ötürü kitap okumamız mümkün değil. Ayrıca girdikten sonra farkettiğimiz üzere içerisi aynı zamanda "depo" isimli bir mağaza. Bu nedenle, önümüzden geçenin haddi hesabı yok. Çareyi tüm soğuğa rağmen dışarıya oturmakta bulduk. İsteğimiz üzerinde yanımızdaki ısıtıcıyı yakmalarıyla keyfimiz bir miktar yerine geldi, heyecanla gelecek olan kahveleri beklemeye başladık. Arkadaşım damla sakızlı Türk kahvesi, bense cappuccino istemiştik. Ancak gelen kahveler fiyat göz önünde bulundurulduğunda vasat. Gelen kahvelerle birlikte, soğuğun da etkisiyle kitap okuma hayallerimizi başka bir güne erteleyerek lo&loud'a elveda dedik.

22 Ocak 2011 Cumartesi

Ninda Cafe-Restaurant

Bugün öğle yemeği için bir arkadaşımla birlikte Ninda Cafe'deydim. Saat öğle yemeği için erken olduğundan olsa gerek, bizden başka kimse yoktu. Yalnız, öğle yemeği için erken bile olsa, bir cumartesi günü kahvaltı eden kimsenin olmayışı biraz garibime gitti. Hemen menüler önümüze geldi. Menü oldukça zengin. Çorbalar, salatalar, makarnalar, pizzalar, ana yemekler, tatlılar şeklinde uzayıp gidiyor. Ayrıca, zengin bir kokteyl listesi ve "blueberry mojito" gibi hemen her yerde bulunmayan içkiler de menüde hemen dikkatimi çekti. Ben dört peynirli pizzada karar kılarken arkadaşım etli fajita istedi. Kısa bir bekleme süresinin ardından yemeklerimiz hazırdı. Sanırım bu hızı biraz da, bizden başka müşteri olmamasına bağlayabiliriz. Bu durumu, bir kere de kalabalık bir zamanda gelerek teyit etmek istiyorum. Pizzanın hamuru incecik, peynir içeriği zengindi. Yalnız, hamurunu beğenmedim. Çok tuzsuz ve tatsız bir hamurdu ve peynirlerin tadını bir miktar gölgelemişti. Arkadaşımın fajitasının sunumu, pizzanın sade sunumunun yanında oldukça gösterişliydi, tad olarak da iyiydi. Ancak, fajita ılık servis edildi. Her yerde cızır cızır ses çıkartan, masaya geldikten sonra yemek için belli bir miktar beklemek zorunda kaldığımız fajitalarla kıyaslanamayacak kadar soğuktu. Sanırım sıcak servis edilseydi, Ankara'daki fiyat/kalite oranı en yüksek fajitalardan biri olurdu.
Masaya yemeklerimizle birlikte zeytinyağı ve ekmekler de geldi. Bu duruma bir anlam veremedim; çünkü benim bildiğim zeytinyağı ve ekmeğin yemekten önce sunularak kişilerin açlığını bastırmak gibi bir fonksiyonu vardır. Oysa burada yemeklerle birlikte gelen zeytinyağı ve ekmek, masayı daraltma fonksiyonundan öteye gidemedi. Öte yandan, gerek zeytinyağı sunumu itibariyle, gerekse ekmekler tad itibariyle oldukça iyi sayılırdı.
Sonuç itibariyle, Ninda Cafe zengin yemek çeşitleriyle ve bulunduğu bölgedeki benzer yerlere oranla uygun sayılabilecek fiyatlarıyla, grek öğle gerekse akşam yemekleri için güzel bir alternatif. Ninda Cafe'ye, en kısa zamanda, bir kere de sadece kokteyllerini denemek amacıyla gitmeyi planlıyorum.

Adres: Tunalı Hilmi Caddesi No: 106/1 Çankaya-ANKARA
Telefon: 428 17 17